Siyaset

Realizm Nedir? Realizm ve Dış Politika İlişkisi

Paylaş

Realizm Nedir?

Realizm, uluslararası politikada diğer yaklaşımların etrafında şekillendiği temel düşünce okuludur. Realizmi Dış politikaya uygulamak için yukarıdan aşağı teoriyi, özel örneklerin içeriden dışarı analizinden ayıran mesafeyi kapatmak gerekmektedir. Realizm hem realist olmayı hem de teorik olmayı arzu eder. Realistler, dış politikacı uygulayıcılarının bilgeliğini uluslararası ilişkilerin genel teorileri haline dönüştürmeye çalışırlar.

Realizm üç temel varsayıma dayanır;

  1. Grupçuluk: En önemli insan grupları devletlerdir ve en önemli grup birliği milliyetçiliktir. Realizm, grupların karşılıklı ilişki içinde olduğu herhangi bir sosyal oluşumu hedef alabilir.
  2. Bencillik: Aktörün kendi çıkarı siyasi davranışı yönlendirir. Zorlamalar ortaya çıktığında ve kolektif çıkar ile bireysel çıkar arasında çatışma yaşandığında bencillik fedakarlığa ağır basar.
  3. Güç merkezli olma: Güç, siyasetin temel özelliğidir. İnsani ilişkiler iki anlamda güç eşitsizlikleri tarafından belirlenmiştir; kontrol ve kaynaklar. Siyaset açısından temel olan şey sosyal güçle maddi güç arasındaki ilişkidir.

Waltz;

Sosyal ve siyasi hayat ağı eğilimlerin ve güdülerin, caydırıcı tehditlerin ve cezaların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Son iki faktörü kaldırın, toplumun düzeni tamamen öncekilere dayanır.”

Temel gruplar insani ilişkiler üzerinde temel etkiye sahiptir. Grubun ortak çıkarı siyaset açısından merkezi önemdedir. Gereklilikler, evrensel erdeme ve ahlaka ağır basar.

Bu düşünce şekli dış politikaya yönelik belirgin bir realist yaklaşımı ortaya koymaktadır. Belli bir zamanda en güçlü gruplara –ABD ve Çin gibi- doğru eğilim; devlet çıkarı dışında dış politikanın ortaya konan amaçlarına yönelik şüphecilik; devletin dış politikasının güç politikasını aşma yeteneğini sorgulama eğilimi; realistlerin politikanın temelinde gördükleri güç gerçekliklerini dikkate alma arzusu.

Realizm ve Dış Politika İlişkisi

DPA için realist kontrol listesi; gücün nereden olduğuna, grup çıkarlarının ne olduğuna ve çatışan çıkarları uyuşturmada güç ilişkilerinin ne tür rol oynadığına bakma.

Eleştirmenler, realizmin temel varsayımlarını kabul etme olasılığı olan kişilerin doğuştan kötümser olduğunu ve iyiliğe inanmadıklarını söyler. Realistler ise insani ilişkilerin olduğu gibi gözlemlenmesine dayandığını söyleyerek karşılık verir.

Odaklanılan şey, araştırıcıların teorisinin DPA gerçekleştirmek için kullanılmasıdır. Araştırmacılar teoriyi üç şekilde ifade eder;

  • Realizmin kendisi.
  • Neo-realizm gibi realizm içindeki alt okullar.
  • Güç dengesi, güvenlik çıkmazı ve saldırı-savunma dengesi gibi realist teoriler.

 

Realist Teorilerin Gelişimi

Realist teorilerin hepsi realizmin üç varsayımından üretilmiştir.

İnsani ilişkiler grupçuluk, bencillik ve güç merkezcilik tarafından belirleniyorsa düzen sağlayan merkezi bir otorite olmadığı sürece siyaset çatışma ağırlıklı olacaktır. Bir otoritenin olmaması durumunda –anarşi– her devlet istediğini elde etmek için güce başvurabilir. Bir devlet bugün diğer devletlerin silahlarını kullanma yoluna gitmeyeceğinden emin olsa bile yarın bu devletlerden birinin bu yola başvurmayacağının garantisi yoktur. Devletler bu olasılığı göz ardı edemeyeceği için böyle bir olasılık karşısında silahlanma içerisinde olurlar.

Realizm içindeki teori okulları;

Klasik realizm, Tukidides’ten Soğuk Savaş döneminin ortasına kadar ortaya çıkan realist düşüncedir. Klasik realistlerin hepsi ortaya çıkan analizcilerin bilgeliğini genel teorilere dönüştürmeye çalışmıştır.

Kenneth Waltz, klasik realistlerin politikanın işleyişiyle ilgili güçlü düşüncelerinin insanın doğası, devletlerin iç özellikleri ve genel devletler sistemiyle ilgili argümanlar arasında ayrım yapılmadığı için zayıfladığını belirtmiştir. Waltz, devletlerin anarşik yapı içindeki varlıklarının rekabetçi baskılara ve savaşa neden olabileceği şeklindeki klasik argümanı yeniden ifade etmiştir.

Waltz’un neo-realizmi Uluslararası İlişkiler içinde coğrafya ve teknoloji de dahil önemli değişkenleri göz ardı etmişti. Bu durumun farkında olma, neo-realizmin temel görüşlerine dayanan yeni alt okulların ortaya çıkmasına neden olmuştur;

  • Savunmacı realistler, ortak koşullarda anarşinin savaşa neden olma potansiyelinin azaltılabileceğine işaret etmiştir. Realizmin grupçulukla ilgili varsayımından hareketle, grup kimliğinin daha güçlü olduğu durumlarda diğer grupları ele geçirmenin zorlaştığını iddia etmiştir. Ele geçirmenin zor olduğu durumlarda bütün devletler daha fazla güvende olabilmektedir. Teknoloji de ele geçirmeyi zorlaştırabilmektedir.
  • Saldırgan realistler, anarşinin çatışmalara neden olan yapısal potansiyeli olduğuna inanmıştır. Anlaşmaların uygulanmasını sağlayacak bir otoritenin olmadığı durumlarda devletlerin barışa neden olan koşulların gelecekte etkin olmaya edeceğinden emin olamayacaklarını belirtmiştir. Coğrafya, teknoloji ve grup kimliği gibi faktörlerden dolayı başka ülkeyi işgal etmek zor gözükse de bir devletin bu engelleri aşmak için araçlar geliştirmeyeceği garanti değildir. Bu durumda devletler güvenliklerinden emin olamazlar, başka devletlerin güç artırışını şüpheyle takip ederler. Devletler varlıklarını devam ettirebilmek için yayılma, kendilerini güçlendirme ya da başkalarını zayıflatma eğilimi taşımaktadırlar.

 

Waltz, uluslararası politikanın dış politika olmadığını ilan etmiştir. Neo-klasik realizm, genel ile özel arasındaki dengesizliği ortadan kaldırmaya çalışan bir alt okuldur. Uluslararası sistem konusunda teorik düşünmenin faydalı olduğu düşüncesini almıştır. Dış politikayla ilgili tam açıklamalar üretebilmek için belli bir durumun spesifik özelliklerini de ele almaktadır.

Realizm ve Dış Politika İlişkisi

Neo-klasik realistlere göre temel soru; belli bir yerde dış politika meselelerini analiz etme konusunda en faydalı realist okul hangisidir? Neo-klasik realistler, hangi teorik önermelerin uygulanabileceği konusunda bilinemezci bir tutum takınmakta ve ilgili teorileri ortaya koymaktadırlar. Teorinin analizi güçlendireceğini kabul etmektedirler.

*Saldırgan realizm, 18./20.yy’a kadar geçen dönemde Avrupa’da devletlerin karşılaştığı motivasyonların ve sınırlamaların kısa özetini vermiştir.

*Savunmacı realizm, Avrupa’daki bazı devlet grupları açısından ulus. ortamla ilgili doğru bir model ortaya koymuştur.

Realizm içindeki teoriler;

  • Güç dengesi teorisi, herhangi bir devletin anarşik ortamda istediğini elde etmek için güce başvurabilmesidir. Teori, devletlerin kendi kapasitelerini inşa ederek ya da ittifaklar yoluyla başka devletlerin imkanlarıyla kendininkini bir araya getirerek gücün tek elde toplanmasını önlemeye çalışacağını söyler. Dengeleme, herhangi bir devlet ya da ittifak açık bir güç üstünlüğü elde etmeden önce ortaya çıkabilmektedir.
  • Tehdit dengesi, devletlerin tehditlere karşı denge oluşturacağını tahmin eder. Üç değişkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar; toplam imkanlar, coğrafya ve saldırı niyetleri. Bir devlet güçlü hale gelmişse, konumu ve davranışı diğer devletlerin tehdit algılamalarını besliyorsa dengeleme stratejileri öne çıkacaktır.
  • Hegemonyaya dayanan istikrar teorisi, güçlü devletlerin ulus. sistemin bütün yada bazı kısımlarında hakimiyet kurmaya çalıştığı ve anarşik sistemde hiyerarşi ortaya çıkardığı gözlemine dayanır. Teori, büyük devletler arasında iş birliğinin nasıl ortaya çıkabileceğini ve kurallar, normlar, kurumlardan oluşan düzenlerin nasıl ortaya çıkabileceğini ve varlığını devam ettirebileceğini açıklamaya çalışır.
  • Güç değişikliği teorisi, düzenlerin yıkılarak nasıl savaşın ortaya çıktığını açıklamaya çalışan, hegemonyaya dayanan teoridir.

*Hâkim devletler liderliklerini korumayı tercih edecektir. Daha zayıf devletler, hâkim güç karşısında güçlerini arttırdıkları oranda o devletin liderliğiyle rekabet etme çabalarını arttırma eğilimi taşıyacaklardır. İki tarafın imkanları eşitliğe yaklaşması durumunda da çatışma olasılığı gündeme gelecektir.

 

Tags: , , ,
NFT Nedir? NFT’yi Özel Kılan Şey Nedir?
İlk Tekerlek Ne Zaman İcat Edildi?
Menü