Keçi peyniri, patlıcan yemeği ve ev yapımı yoğurt çocukların pek hoşuna giden lezzetler sayılmaz genelde biber dolmasının kabuğunu bırakırlar ve yetişkinler için lezzetli olan bazı yemekleri ağızlarına bile sürmezler. Aslında bunun önemli bir sebebi var.
Çocukken neden daha çok yemek seçeriz?
Bahsettiğimiz yemeklerin tümü, işleyen tat reseptörlerine sahip çoğu çocuğu rahatsız edecek kadar iddialı tatlara sahiptir. Ancak yaş ilerledikçe ilginç bir şey olur. Bu tatları acı, ekşi veya garip bulan çocukların çoğu, aynı tatları kabul etmeye ya da aktif olarak tüketmeye başlar. Bu değişikliğin tat reseptörlerinin olgunlaşmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Daha ziyade, edinilmiş tadın tamamen psikolojik fenomeni ile açıklanabilir.
Pennsylvania Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Paul Rozin, “edinilmiş tat” (alışkanlıklarla ortaya çıkan zevk), insanların hoşlanmaya yatkın olmadığı herhangi bir tat olarak tanımlıyor. Buna ayran örneğini verebiliriz. Bir bebeğe ayran içirmeye çalışırsanız yüzünü ekşitecektir ve büyük olasılıkla beğenmeyecektir. Fakat Türkiyede yetişkinlerin büyük bir çoğunluğu ayranı keyifle içer.
Edinilmiş Tat
İnsanlar doğuştan tatlı yiyecek ve içeceklerden hoşlanır. Acıya, ekşiye ve diğer güçlü tatlara karşı doğuştan gelen bir tiksinti gösterirler. Başka bir deyişle, edinilmiş tat, ayran, ciğer ve yetişkinler arasında ayrışmaya sebep olan diğer yiyeceklerle sınırlı değildir. Yani brokoli, acı sos, bira, turşu, zencefil, bitter çikolata ve yoğurdun gibi gıdaların hepsi edinilmiş lezzetlerdir.
Yemek Zevki Nasıl Edinilir?
İnsanlar zevkleri her yaşta edinebilirler fakat araştırmalara göre ergenlik kritik bir dönem gibi görünüyor. Hayatın bu noktasında, insanlar akran etkisine karşı çok hassastır ve bu, edinilmiş tadı yönlendiren en büyük faktörlerden biri olabilir.
Özellikle toplumumuzda sakatat lezzetine alışmanın çevresel telkinle yakından ilişkisi vardır. Ergenlik dönemiyle beraber çevresel tercihlerin zevklerimizi önemli bir şekilde etkilediğini görüyoruz. Ancak yine de insanlar, hayran olduğu birinin tabağında bir yemeği gördükten sonra ona aniden sevgi duymaz. Genellikle yeni bir beğeni kazanmak, çeşitli değişkenlerle şekillenen kademeli bir süreçtir.
Maruz Kalmak
Bir kişi bir şeye defalarca maruz kalırsa ister yemek, ister şarkı, isterse bir yer ya da bir grup insan olsun tanıdık geldiği için onu sevmeye başlayabilir. Sadece maruz kalmak bile, kültürler arasında gıda tercihlerindeki büyük farklılığı tek başına açıklayabilir.
Baharatlı yemekler bazı Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde günlük yemeklerdir. Ancak aynı yiyecekler İskandinavya’dan biri için yenmeyebilir. Acı biber, dilde yanma hissi yaratan bir tahriş edici olan kapsaisin içerir. Acı biberi hiç denememiş biri için bu duygu doğal olarak nahoş olurdu. Ancak biber yiyerek büyüyen insanlar hayatlarının belli bir dönemini acıya alışarak geçirdiklerinden bu onları rahatsız etmez.
Bu sadece fiziksel etkilere neden olan yiyecekler için geçerli değildir. Bazı Avrupa ülkelerinde limburger, stilton ve camembert gibi yıllanmış peynirler mutfağın popüler kısımlarıdır. Doğu Asya’daki birçok insan, temelde çürümüş süt ürünlerinden tiksinir, ancak fermente edilmiş karides ezmesini mutlu bir şekilde yerler. Her iki kültürde de, doğuştan gelen çürümeye ve bozulmaya karşı isteksizlik hala mevcuttur, ancak sadece alışma yoluyla kazanılan zevk istisnalar geliştirmiştir.
Kazanılan Tat : Antik Dönemden Kalma Bir Hayatta Kalma Mekanizması
Bir kişinin bir tadı sevip sevmeyeceğini belirleyen üçüncü bir faktör vardır. Baharatlı, acı ve ekşi gibi edinilmiş tatlar nadiren bir yemeğin tek bileşenidir. Tipik olarak tatlı ve yağlı gibi insanların sevmeye daha meyilli olduğu tatlarla harmanlanırlar.
Yeterince Frappuccino içtikten sonra, kahvenin acı tadı krema ve şekerle ilişkilendirilebilir. Sonrasında sade kahve içtiklerinde beyin içeceğin daha tatlı versiyonuyla ilişkilendirir ve daha acı olandan da keyif almasını sağlr. Aynısı peynir ve balık sosu için de geçerli: En keskin peynir bile hala tuzlu ve yağlı bir balık sosu, şeker ve et gibi diğer lezzetli malzemelerle yapılan yemeklerde tatlandırıcı olarak kullanılıyor. Bu gibi durumlarda, sadece insanların aradığı tuhaf tat değil, diğer, daha lezzetli tatlarla da beyin tarafından ilişkilendiriliyor.
Edinilmiş tatlar, hemen hemen her kültürün mutfağının ve dünyanın en sevilen yemeklerinin bir parçasıdır. Beslenmeniz doğuştan gelen tercihlerin ötesine geçmeden, insanlar hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları tüketiyorlardı. Ancak insanların acı sebzeler ve fermente yiyecekleri doğuştan sevmemesinin ve bu tatlara aşina olmamasının güzel bir yanı var. Bu sayede daha iyisini bulmak için sürekli arayış içerisindeyiz.