Platon İçin Sanat ve Sanatçı
Yine Platon sanatçının toplumdaki yerini düşünen ve belirleyen ilk filozof olmuştur (Tunalı, 2016). Sanatçının toplum içindeki yerini belirlemeye çalışmıştır. Onun ideal devlet düşüncesinin nedeni, dönemimde var olan devletlerin bozuk düzen üzerine kurulmuş olmalarıdır.
Böyle devletlerin yanlış yöntemle yönetildiği ve bu şekilde halkın mutlu olmayacağını, ilerleme sağlanamayacağını ve hatta toplumlarının mutlu olamayacağını söylemiştir. Ona göre ideal devlet akıl ile ahlakın birleşiminden doğacaktır.
Sanatın ve felsefenin karşılaştırılarak tartışıldığı ve buradan yapılan çıkarımlarla sanatçı ile filozofun toplumdaki yerlerinin belirlendiği diyalogu Devlet’tir. İlk olarak tragedyayı ve onun önderi olan Homeros’u ele alır. Onu, taklidini yaptığı şeylerin hakikatini bilmeyen kişi olarak nitelendirir (Devlet, 599-b).
Şu dizeler ile sanat, sanatçı ve devletin arasında bir çatışma olduğunu Homeros’a seslenerek ortaya koyar;
“Hangi devletin en yerinde, en uygun kurucusu ya da teşvik edicisi olarak kabul edildin? İtalya ve Sicilya Kharondans’ın5 biz de Solon’un6 adını anarız bu durumda.
Peki de senin adını anan kim var? Homeros’un adını anabilecek biri çıkar mı acaba?” (Devlet, 599-e) Burada açıkça belirttiği gibi, Platon sanatçıları devlet adamlarından aşağı görmekte, onları toplumu oluşturan yararlı kimselerden saymamaktadır.
Bunun sebebi ise daha önce belirttiğimiz gibi sanatçıların akıllarını kullanarak sanat yapmadıklarıdır. İdeal devlet, akla dayanan felsefi bir düzen temsil etmekte olduğundan sanatçılar gereksiz ve zararlı kimseler olarak belirlenmektedir. Buna karşılık filozoflar akıllarıyla öne çıkmaktadır, çünkü onlar akılları ile nam sanan kimselerdir.
Sanatçılar duyguları ve taşkınlığı temsil etmesi açısından, aklın üstün olduğu ve düzenin var olduğu devlette, karmaşa yaratacak kişilerdir. Platon, sanatçıların devletten kovulmasını öngörerek bir ödevi yerine getirdiğinden bahseder.
Çünkü sanat sadece bir kopya, taklittir, halkı epistemeden uzaklaştırır ve taşkınlıkla onların dengelerini bozar. Bunun önüne geçmek için en iyi seçenek, sanatçıları halktan uzaklaştırmak, onların ideal devlette var olmalarını engellemektir.
Platon ideal devletindeki yurttaşların akıl ve erdem sahibi olmalarını istemektedir. Bu sağlayacak tek şeyin eğitim olması gerektiğine kanaat getirir. Tragedyanın hem zevk vermesi hem de aynı anda acı uyandırması bu karşıtlıktan meydana gelen bireye gerilim yaratması, seyircinin bir yandan ağlarken bir yandan gülmesi ruhun dengesini bozmaktadır.
Ruhun dengesini bozar ve aklı bulandırır. İnsanlarda sürekli yeni zevkler arama isteği uyandırır. Yarattığı kaos ve aşırı heyecanlar ruh sağlığı açısından zararlıdır. Aynı zamanda olgunluğa erişmenin önünde engeldir. Bu dengesizliğin, kurulmak istenen devlette işi yoktur, çünkü bu devlet mutluluk sağlayan bir alan olmalıdır. Böyle bir mutluluğa da ancak akıl ve erdemle ulaşılabilir.
Bu noktada sanatları tek tek ele alarak yalnızca toplumu mutlu edecek ve devletin düzenini bozmayacak olanları yanlarında tutmak ister. Bir tür sansür koyarak sanata, pratik ve politik sınır çekmiştir (Tunalı, 2016). Bu sansürü yönetmek devlet adamına düşer; masallar düzenlemeye girmeli, tanrıları kötü ve zayıf gösteren mitoslara sansür konmalı, müzik makamları ve şiirler yeniden gözden geçirilmeli, müzik aletlerinin yalnızca yararlı olanları kullanılmalıdır.
Hakiki güzelliğe yönelmiş sanatlara bir sınır çizerek yaklaşır. Hakiki güzel, sanat ise toplumsal olandır. Toplumsal bağı güçlendiren sanat, bu yönüyle sosyolojik görevi olan bir şeydir. Mitoslara değer veren Antik Yunan halkı için tanrılardan kötü bahseden masal ve mitolojik öyküler inançsızlığı, kin ve intikam duygusunu yaydığı için sansürlenmektedir.
Tanrılara ve kahramanlara olan saygının azalmasını istemeyen Platon, halkın onları yüce görmesini ister. Yurttaşların onları örnek almasını ve iyi olarak bilinmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Mitoslardan sonra, şair ve şiirlere de sansür getirmektedir. Platon şairler konusunda özellikle en ünlülerinden olan Homeros ve Hesiodos’un adını anarak çıkarımlarda bulunur. Bu çıkarımların en önemlisi şüphesiz ki onların benzetme sanatına sahip olduklarıdır. Halka faydası olmadığını düşündüğü bu şairlerin ideal devletine olmamasından yanadır.
Felsefe sanat çatışması olarak görülen bu durum için, daha da özele indirgenerek, bunun aslında Homeros-Platon çatışması olduğunu düşünen kimseler de vardır (Tunalı, 2016). bu husus göz önünde bulundurarak söyleyecek olursak, Platon filozof kimliği ile Homeros gibi edebi yönüyle ortaya çıkmış kimselere değer vermemekte, onları küçümsemektedir. İdeal devletinde yer almamalarını istemesinin sebeplerinden biridir.
Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi filozof aklı, erdemi, hakiki bilgiyi temsil etmektedir, dolaysıyla Platon’u; Homeros gibi şairler ise onun için bu niteliklerden hayli uzak, benzetmeci, taklitçi, aldatıcı, duygulara hitap eden yararsız kimselerdir.
Platonun en iyi devleti inşa düşüncesi, müziğe, notalara sansür koymakla devam eder. Sadece şiire, mitoslara değil, sanatın her türünü gözden geçirdiği diyalogunda müzik yine halk için yararlı olan olmalıdır. Bu noktada Platon’un; ”Müziğin amacı güzellik sevgisi değil de nedir?” demesiyle beraber anlamalıyız ki, onun için müzik sanatı önem arz eder (Devlet, 403-c). Savaşlar süresince toplumu ve savaşçıları umutsuzluğa düşürmeden onları cesaretlendirecek notaların varlığı onun için yararlıdır. Halkın en zor anlarında birlik ve beraberliğini sağlayacak müzikler kullanılmalıdır. Temel ereği toplumu mutlu ve erdemli şekilde bir arada bağlı tutmak olan Platon, biri belirttiğimiz cesaret veren nota olan Dor müziğini, diğeri ise ölçülü ve düzenli olan Phrygia müziğini yararlı bulur ve amacına uygun olarak kullanılması için devletine kabul eder.
Amacı ise ideal devletinin gayesi olan mutlu bireylerden oluşan akıl ve erdemin boy gösterdiği bir topluma ulaşmaktır. Bunların dışındaki İonia-Lydia notalarını amacına uygun olmamasından hareketle sansürlemeyi uygun görür. Sanatın ve toplumun her noktasında ölçülüyü arayan Platon, notalardan sonra ritimleri de ele alarak sınırlar. Ritimde aradığı kriter ise ölçülü, mert ve hayatı olumlamasıdır. Düzenlemeye müzik çalgılarını ele alarak devam eder.
Telli çalgıları toplumdan uzaklaştırmaktadır, bunun nedeni ise bu müzik aletlerinin çıkardığı seslerin insanı gevşetmesidir. Bu rahatlamanın, hakiki bilgiye ulaşma yolunda için zaman kaybı olarak gören Platon, bunu engellemek istediği için bu tür çalgıları devletinden dışarıda tutmaktadır. Kullanılmasını ön gördüğü çalgı ise şüphesiz, kavaldır. Amacı tüm koyduğu sansürlerle bir ve aynıdır; toplumu ölçü içine mutlu etmek. Platon sanatın tüm dallarına değinerek gerekli düzenlemeleri yapmıştır. Kusursuz bir devlet inşasında, bireyleri erdem ve akıl yolundan saptıracak her şeyin karşısında durmuştur.
Yazar: Melike Alpaslan
Kaynak:
Platon. (2005) Devlet, çev.: C. Saraçoğlu, V. Atayman. İstanbul: Bordo Siyah Klasik Yayınları.
Tunalı, İsmail. (2016). Grek Estetik’i. İstanbul: Remzi Kitabevi.