Bilim ve TeknolojiGenel

Alerjik Astıma Karşı Koruma Sağlayan Aşı

Paylaş

Fareler üzerinde yapılan başarılı klinik öncesi testler, türünün tek örneği bir astım aşısının uygulanabilir olabileceğini gösteriyor.

Göğüste sıkışma, nefes almada zorluk, öksürme ve hırıltılı solunum alerjik astımı olan bir kişi, bir alerjeni teneffüs ettikten sonra tüm bu semptomları yaşamaya başlayabilir. Astım dünya çapında yaklaşık 340 milyon insanı etkilemesine rağmen, alerjik astım en yaygın formdur ve astımlı yetişkinlerin yüzde 50’sine kıyasla astımlı çocukların yüzde 90’ının alerjisi vardır.

Şimdi, Laurent Reber (Infinity, Toulouse) ve Pierre Bruhns (Humoral Immunity, Institut Pasteur, Paris) liderliğindeki araştırmacılar ve Fransız NEOVACS şirketi, alerjik astıma karşı uzun vadeli koruma sağlayabilecek ve semptomların şiddetini azaltabilecek bir aşı geliştirdi. Amaç hastanın yaşam kalitesini dramatik bir şekilde iyileştirmek.

Aşı, solunan kortikosteroidler astımı kontrol etmek için kullanılabilirken, ciddi vakalarda etkisiz olduğundan, şiddetli astımı olan kişilerin karşılaştığı zorlukları hafifletmeye yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Araştırmacılara göre bu durumda terapötik monoklonal antikorların kullanılması gerekir, ancak bunlar pahalıdır ve uzun süreli veya hatta ömür boyu enjeksiyon uygulaması gerektirir.

Nature Communications dergisinde yayınlanan bir araştırmada bildirildiği gibi, araştırmacıların kinoid adı verilen bir konjuge aşı geliştirmeye karar verdikleri yer burasıdır.

Sitokinlerin Abluka

Biraz arka plan bilgisi vermek gerekirse, alerjik astımı olan bir kişi alerji tetikleyicilerine maruz kaldığında, hava yollarında antikorların yanı sıra tip 2 sitokinler (interlökin-4 (IL-4) ve IL-13 gibi) üretilir. İmmünoglobulin E (IgE) olarak adlandırılır. Medical Xpress raporlarına göre bu, solunum yolunun aşırı duyarlılığı ve aşırı mukus üretimiyle sonuçlanan bir olaylar zincirini başlatıyor.

Araştırmacılar, aşıyı oluşturmak için rekombinant sitokinler IL-4 ve IL-13’ü, çoğu konjuge aşıda kullanılan difteri toksininin patojenik olmayan bir mutant versiyonu olan CRM197 adlı bir taşıyıcı protein ile birleştirdiler.

astım aşısı

Sonuçlar umut vericidir: Aşı, preklinik bulgulara göre hayvan modellerinde spesifik olarak IL-4 ve IL-13’e yönelik sürekli antikor oluşumunu indükler. Farelerin yüzde 90’ı, ilk dozdan altı hafta sonra yüksek düzeyde antikorlara sahipti. Bir yıldan uzun bir süre sonra, yüzde 60’ı hala IL-4 ve IL-13 aktivitesini nötralize edebilen antikorlara sahipti.

Daha Fazla Oku: Astım Hastalığı Ve Tedavisi Nedir?

Aşı ayrıca, IgE, eozinofili, mukus üretimini ve solunum yollarının aşırı duyarlılığını güçlü bir şekilde azaltarak bir toz akarı alerjik astım modelinde astım semptomları üzerinde bir etki gösterdi.

Deneyler ayrıca, aşılamadan sonra en az 11 hafta boyunca pozitif bulgular gösteren IL-4 ve IL-13 sitokinlerinin insan versiyonlarını üretmek için tasarlanmış genetik olarak modifiye edilmiş fareler üzerinde gerçekleştirildi.

Sonuç olarak bu bulgular, hayvanlar üzerinde hiçbir yan etkisi olmayan aşının bu astım modelinde hem profilaktik hem de koruyucu olduğunu göstermektedir. Aşı henüz bir klinik araştırma ortamında test edilmemiştir, ancak Toulouse ve Strasbourg’daki hastalar, her şey planlandığı takdirde önümüzdeki iki yıl içinde ilk insan enjeksiyonlarını alabilir. Bu zahmetli adım zaferle tamamlanabilirse, kronik hastalıktan muzdarip insanlar nihayet rahat bir nefes alabilir.

Tags: , , , , ,
Süpermarketlerde Nadiren Cam Görmemizin Sebebi Nedir?
Soğan Keserken Neden Ağlarız?

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü