FilmKültür Sanat

Bir Ayrılık Film Analizi: Ahlaki İkilem Bombardırmanı!

Paylaş

AÇILIŞ SEKANSI:

Nadir ve Simin açılış sekansında kameraya bakarak tartışıyorlar. Böylelikle dördüncü duvarın yıkıldığına şahit oluyoruz. Hakim, artık biziz. Yönetmen, seyirciyi karar vermeye zorluyor. Bu andan itibaren gelişecek olaylar zincirinde hangi taraf haklı? Bu soru artık hakim rolüne bürünmüş seyirci tarafından film boyunca sorgulanmaya devam edecek.

Film, açılış sahnesinden itibaren sallantılı bir kamera kullanımıyla devam ediyor. Bitmek üzere olan ilişkinin görsel anlatım dili böylelikle yakalanmış oluyor.

bir ayrılık

Simin boşanmak istiyor ancak Nadir ile mutabakatı sağlayabilmiş değiller. Simin; eşinin onu dövmediğini, herhangi bir kötü alışkanlığı olmadığını ve hatta son derece iyi bir insan olduğunu dile getiriyor. Üstelik yurtdışına birlikte çıkmak istemeleri durumunda davayı geri çekeceğini de söyler.

Nadir’in ise yalnız bırakamayacağı durumu kötüye giden Alzheimer’lı babası vardır.

Mahkeme esnasında aralarında geçen şu diyalog oldukça ilgi çekici:

-Senin onun oğlu olduğunun farkında mı?
-Ben onun babam olduğunu biliyorum.

KARAKTER TAHLİLLERİ:

İran’da öğretmenlik yapan Simin’in eşyaları nakliyeciler tarafından annesinin evine taşınır. Taşınan eşyaların arasında gördüğümüz piyano onun Avrupai ve seküler kimliğine bir atıf yapıyor.

Ahlaki ikilem: Nakliyecilere belirtilmeyen bir kat fazlalığın parası verilmeli mi? Zira bu tartışmada nakliyeciler ve Simin de haklı. Basit görünen bu sahne bile bana film içerisindeki ahlaki ikilemlerden biri olarak göründü. (kaybolan parayı raziye’nin almadığını, simin’in nakliyecilere verdiğini de söylemiş olalım.)

“İlkeleri ve prensipleri olan bir çocuk yetiştirmek”

Her iki tarafın da gayesi bu yönde. Simin çareyi yurtdışına kaçmakta bulurken; Nadir, İran’ın zorlu siyasi koşullarında savaş vermekte buluyor.

Nadir‘in prensiplerinden taviz vermeyen ilkeli kişiliğini kızına ders çalıştırırken görüyoruz. “Yanlış yanlıştır. Öğretmen doğru bilmiyor olabilir, puanını kıracak bile olsa sen doğru olanı yaz.” çıkışı buna bir örnek teşkil eder.

Nadir’in bir başka hareketinde kızını bu ilkelerle yetiştirmek istediğine şahit oluyoruz:

Kızının benzinciye bıraktığı bahşişi geri almasını isteyip, aldığı bahşişi ona harçlık olarak geri veriyor. Bu davranış güçlü bir kadın figürü yaratmak istediğine işarettir.

Yaşlı bakıcısı kadın (Raziye) mütedeyyin bir kişilik.

Raziye’nin; kan bağı dahi bulunmayan, oldukça yaşlı, Alzheimer bir adamı yıkaması günah olabilir mi?

Bu mesele Raziye’yi işten ayrılmaya götürecek kadar hassas bir konu olarak ortaya çıkar.

SENARYONUN DETAYLARI:

Raziye zorunlu haller nedeniyle çalışmaya devam etmek durumunda kalır. Koşullar gereği evi terkettiğinde Nadir bakıcının evde olmadığını görür. Üstelik babası yere düşmüştür, oksijen tüpü ağzında değildir ve elleri bağlı vaziyettedir.

Anlaşılır ki hamile olan Raziye, kaybetmiş olduğu Nadir’in babasını tehlikeli trafiğin içerisinde bulur. Onu kurtarmak pahasına canını ortaya atar ve Raziye’ye araba çarpar. Tekrar Nadir’in babasının habersizce dışarı çıkabileceğinden korktuğu için ellerini bağlar ve geri dönmek üzere kapıyı kilitleyerek gider. Düşük yapıp yapmadığını kontrol etmek üzere doktora gitmiştir.

Raziye eve geri döndüğünde Nadir sinirle, babasını ölmek üzere bulduğunu söyler ve onu hırsızlıkla suçlar. Raziye yeminler etse de hırsız olmadığına ikna edemez. (bu sahnede ettiği yemin finaldeki kuran üstüme yemin etmenin güvenini oluşturur.)

Giriştikleri tartışma sonucu Nadir Raziye’yi iter ve bebeğin düşük yapma ihtimali tekrar gündeme gelir.

Raziye doktora gitmeseydi bebeği kaybedebilirdi. Nadir eve biraz daha geç gelse babasını kaybedebilirdi. Kim haklı?

Raziye’nin aldığı darbe sonucu düşük yaptığı ortaya çıkar. Nadir ittiği için mi, kocası dövdüğü için mi yoksa araba çarptığı için mi düşük yaptı? Filmin finaline kadar bu soruların cevapları gizem taşır. Hikaye buradan itibaren açılmaya başlar.

bir ayrılık

Nadir cinayetle suçlanır, Raziye ise adam öldürmeye teşebbüs ile.

Cezadan kaçmak isteyen Nadir, yalan söylemek durumunda kalır. Eğer kızı isterse babası gerçekleri itiraf edecektir. Boşanma süreciyle ikileme sürüklenen Termeh, bu sefer ahlaki ikilemine sürüklenir.

Olayların ciddiyeti tırmanır. Simin, kan parasını verip ailesini durumdan kurtarmak ister. Özellikle kızının güvenliğini her şeyin önüne koymuştur. Yurtdışına gitmek istemesindeki gibi kaçıp kurtulmayı hedefler.

Nadir ise kan parası ödenirse suçlu olduğunu kabul etmiş olacaktır. Oysa onun ilkeli tavrı, olayın gerçekliğini araştırmaya iter. Kızını ve eşini de bu konuda masum olabileceğine ikna etmek ister.

Ertelenmiş Gerçeklik:

Olumsuz sonuç doğuracağı kesin bir konuda gerçekleri açıklamalı mıyız? Belki bakıcılık yaptığını eşine söyleseydi eşi çalışmasına izin vermeyecekti ve bebek yaşıyor olacaktı. Belki de evi neden terketmesi gerektiğini Nadir’e açıklasaydı arbede yaşanmamış ve bebek yaşıyor olacaktı.

Gerçeği gizlemek yalan söylemek sayılır mı? Raziye gerçeği erteledikçe yalandan kaçtığını sandı. Ancak gerçeğin açıklanmasını erteledikçe işler çıkmaza sürüklendi. Artık eylemsizlik onu kurtaracak son çare haline gelir.

Nadir, Raziye’nin düşük yapmasına kendisinin neden olduğu konusunun artık kesinliğe ulaşmasını ister. Raziye Kuran üstüne yemin ederse kan parasını verecektir.

Nadir’in yemin öncesi kızını ve eşini oraya çağırtır. Çünkü Nadir’in verdiği doğruluk savaşında; yalnızca kendi vicdanını rahatlatmaktan öte, saygınlığını geri kazanmanın ihtiyacı da vardır.

FİNAL SAHNESİ

Beyaz yalanların oldukça derin yaralara neden olduğu hikâye, muğlak bir finale sürüklenir.

Hülasa sebebi ne olursa Raziye’nin bebeği, Nadir’in de babası ölmüştür.

Final sahnesinde Nadir, Simin ve Termeh siyahlara bürünmüşlerdir. Onların giydiği siyah kıyafetler, Nadir’in babasını kaybettiğini gösterir.

Ölüm, yurtdışına gitme problemini aşmıştır. Geriye daha büyük bir problem kalır: Yıpranmış bir ilişki.

Açılış sekansında boşanmak üzere kavga ederlerken yan yana oturuyorlardı. Oysa şimdi çapraz koltuklardadırlar.

Jenerik akar, müzik girer; hüzünlü ve kederli bakışların ardında heyecanlı bir bekleyiş kalır…

Bir Ayrılık Filmine Dair (Trivia) Ekstra Bilgiler:

asghar farhadi

  • Yönetmen Asghar Farhadi’nin film için ilk fikri, Alzheimer hastası babasını yıkayan bir adamın imajıydı. Filmin geri kalanını o sahne etrafında kurdu.
  • Filmde jenerik haricinde hiçbir müzik kullanılmamıştır.
  • Oscar kazanan ilk İran filmi “Bir Ayrılık” olmuştur.
  • Altın Küre ödülü alan ilk İran filmi “Bir Ayrılık” olmuştur.
  • Filmin çoğu el kamerasıyla çekildi.
  • İlk kez bir İran filmi, En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar’a aday gösterildi.
  • Filmin Oscar kazandığı haberi sadece bir kez İran televizyonunda yer aldı.
  • Açılıştaki jenerik sahnesinde, fotokopisi çekilen iki kimlik kartı; Farhadi’nin Çarşamba Çatapatları (2006) filminde boşanmak üzere olan çifti canlandıran Hediyeh Tehrani ve Hamid Farokhnezhad‘a ait.
  • Woody Allen’ın “Midnight in Paris” filmi, en iyi özgün senaryo dalında Oscar’ı kazandı. Allen, Bir Ayrılık’ın 2011’in en iyi filmi olduğunu söyledi.
  • 2015 yılından itibaren IMDb Top 250’ye dahil edilen ve hala sıralamadaki yerini koruyan ilk İran filmi.

Kaynak: A Separation (2011) Review: Moral and Legal Struggles!

Yazar: Tuğrul Cenk Demirkıran

Tags: , , , , , , ,
Yıkama Sonrasında Kıyafetler Neden Küçülür?
Project Ara Google’ın Rafa Kalkan Modüler Akıllı Telefonu

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü