SiyasetTarih

Putin Rusyası | Litvinenko ve Çeçen Savaşı

Paylaş

Günümüzün Putin Rusya’sının ulaştığı haşmetli, hatta korkunç gücün yol taşlarından belki de en büyüğü 2006 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşanan bir trajediyle gerçekleşti. Üstelik de kimsenin tahmin edemeyeceği bir futbol maçı esnasında.

Çoğumuz Viladimir Putin’in KGB geçmişinde üst düzey bir istihbaratçı olduğunu biliyor olsa da, aslında o yarbay rütbesinde orta sınıf bir subay olarak askeriyeye hizmet ediyordu. Bugünkü gücüne erişmesi ise devlet başkanlığı görevini üstlendiği süre zarfında adım adım gerçekleşti.

Adımların ilki 4 ve 16 Eylül 1999 yılları arasında Moskova’da gerçekleşen bombalı saldırılar olmuştu. Bu patlamalarda 300’e yakın sivilin hayatını kaybetmesi, Rus güvenlik birimleri halen devam eden savaştan dolayı sorumluların Çeçenli militanlar olduğu iddasını ortaya koydu.

Rusya’da büyük korku ve panik yaratan saldırılar ve patlamaların ardından ülkede güvenlikçi politika arayışı artmasıyla, iç kamuoyunda  Vladimir Putin’in seçim kampanyası büyük rağbet görmeye başladı.

Rus istihbaratı tarafından sorumlu olarak Kuzey Kafkasya asıllı kişilerin eşgallerinin paylaşılmasıyla Putin rüzgarı fırtınaya dönerken; Çeçenlerle barış yanlısı olan savaş karşıtı blok hızla güçsüzleşti, hatta bu kişiler vatan haini damgası yedi.
Bu patlamalardaki sorumluluk Çeçenlerin en radikalleri tarafından bile ısrarla inkar edilmiş olsada, Putin’e 2. Rus-Çeçen savaşının başlaması için yeterli oldu.

O dönem de gazetecilik yapan Anna Politkovskaya tarafından ilerleyen senelerde “Rusya’nın 11 Eylül’ü” olarak isimlendirilmiş patlamalar nedeniyle Çeçenistan topraklarında korkunç savaş suçları işlenmesinin önü açılmış oldu.

O dönem Rusya da günümüzdeki gibi demir yumrukla idare edilmediği için iç kamuoyunda ciddi tepkiler almasının önüne geçilemedi. Barış yanlısı aktivistlerin ve muhalif gazetecilerin terlettiği Putin ise bu sırada yepyeni bir güvenlik doktrinini ortaya koymuş, hatta yürütmeye başlamıştı.

1995 ve 1996 yıllarında Çeçenistan’da mezarları dahi bilinmeyen 15.000’e yakın asker kaybeden ve bunların çoğunu kamuoyundan gizlemiş olan Moskova, düşmanın kol ve bacaklarıyla güreşirken beynini etkisiz hale getirecek bir yol  bulmuştu; Çeçen liderlere suikast planı.

Rus gizli servisine (FSB) bağlı bulunan gizli bir alt birim tarafından gerçekleştirilecek operasyonlar ile yurt içinde ve yurt dışında bulunan isyancı Çeçen liderlerinin ölüm listeleri teker teker hazırlandı. Hatta bu listeye devlet güvenliği aleyhine faaliyet gösterdiği saptanmış olan muhalif (Rus)gazeteci, iş adamı ve aktivistlerin de dahil edildiği iddaları kulaktan kulağa yayıldı.

İkinci Rus-Çeçen savaşından itibaren hem yurtiçinde, hem de yurtdışında gizlice icra edilen suikast operasyonlarının en fazla ses getireni 2006 yılında Anna Politkovskay suikastı oldu.

Politkovskaya öldürülmesi faili meçhul olarak sonuçlanırken, yurt içinde olayın peşine düşecek cesareti gösteren kişi sayısı çok azdı. Bu sebeple Rusya dışında bulunan ve görece olarak güvende olan muhaliflerce cinayet aydınlatılmaya çalışıldı.

Olayı aydınlatmaya çalışan kişilerden biri İngiltere’ye iltica eden ve Londra’da yaşayan eski KGB (yeni adıyla FSB) ajanı olan Aleksandr Litvinenko’ydu. Litvinenko adını Ruslar ilk kez 1999 yılında Moskova’da yapılmış olan bir basın toplantısı sırasında duymuştu.

FSB’ye bağlı birkaç subayla birlikte kameraların önüne geçen Litvinenko, önlerine konulan onlarca kişilik ölüm listesini basına yaydı. Çoğunluğu Çeçenlerden oluşan ancak Rus siyasetçi, iş adamı ve gazetecilerin de yer aldığı suikast planlarını icra etmeyeceklerini ve bu suça ortak olmayacaklarını açıkladı.

KGB tarihinde belki de ilk defa gerçekleşen bu olay , henüz tüm güce kavuşamayan Vladimir Putin’i hem iç kamuoyunda, hem de uluslararası alanda çok zor durumda bıraktı.

Aslında Litvinenko ile FSB (KGB) arasında yaşanan duygusal kopuş bu listelerin oluşturulmasından önce, Litvinenko’nun Rus-Çeçen savaşı esnasında sahada şahit olduğu bazı olaylar nedeniyle yaşanmıştı. Rus ordusunun en büyük istihbarat kaynağı Kafkas dağlarında yaşayan Çeçen isyancı köylerinde yaşayan eş ve akrabalarıydı.

Rus gizli servisi, taraf değiştirerek Rus saflarına geçen Ahmet Kadirov’dan alınan listelerde adı geçen neredeyse tüm isyancıların yakınlarını korkunç işkenceler yaparak sorgulamaya başladı.

Sahada Litvinenko’ya verilen görev bu kapsamda belki de tüm savaş tarihinin en büyük operasyonu olarak adlandırılabilirdi.
Öldürülen Çeçen lider Cahar Dudayev’in (Rus)eşi Alla Dudayeva Nalçik havaalanında sahte pasaport ile Türkiye’ye kaçmak üzereyken yakalanmış ve sorgulamayı Litvinenko yönetecekti.

Litvinenko ile birlikte 3 FSB subayının görev aldığı, günlerce süren sorgu için konuşmazlar ise, gereken herşeyin yapılması talimatı Moskova’dan kendilerine çoktan iletilmişti.

Alla Dudayeva’ya sorulan sorulardan en önemlilerinden birisi ise Cahar Dudayev’in mezarının nerede olduğuydu. O tarihe kadar Dudayev’in ölümüne şüpheyle yaklaşan Ruslar, eski liderin tekrar ortaya çıkarak tüm denklemi değiştirmesinden korkuyorlardı. Sorulan soruların hiç birine cevap vermeyen Dudayeva, yıllar sonra Litvinenko’dan bahsederken gözlerinden süzülen yaşlara tarih tanıklık edecekti.

Alla Dudayeva’nın kendisini iyi hissetmesi için elinden gelen herşeyi yapan Litvinenko, diğer 3 FSB subayının da o’na baskı kurmasına engelledi. Rus istihbaratı sorgudan eli boş çıkarken diğer ekiptekilerin durumu yönetime bildirmesi üzerine Litvinenko Moskova’ya çağırıldı.

İşte bu Litvinenko, FSB’ye ulaşan suikast listesini basına yaydığı 1999 yılında kurulma aşamasında olan Putin yönetimini tam olarak hedefin merkezi yaptı. İlk fırsatta tutuklanması emri verildi fakat 1 yıl sonra tahliye oldu, ardından da sahte pasaport ile Türkiye üzerinden İngiltere’ye kaçtı.

Türkiye’de kalıcı olmamasının en büyük nedeni FSB (KGB) ajanlarının adeta kol gezdiği ülkede Çeçenlere ve Rus muhaliflere yönelik suikast hazırlık planlarıydı. Bu hazırlıkları en iyi bilen de Litvinenko’du. Nitekim 2000 ile 2015 arasında Çeçenlerden 15’e yakın kilit isim Türkiye’de suikasta uğradı.

İngiltere’de “Rusya’yı Havaya Uçurmak; İçeriden Gelen Terör” adı ile bir kitap yazan Litvinenko Rus gizli sevisinin karıştığını iddia ettiği tüm kirli ilişkileri ve Rus Gizli Servisi ifşa etti.

Litvinenko’nun son sözleri

Litvinenko, Londra’daki hastanedeki odasında 22 gün boyunca acılar içinde kıvrandıktan sonra 23 Kasım 2006 günü hayatını kaybetti. Son sözleri ise “Putin beni yok etmeyi başardı, ancak herkesi edemeyecek” oldu.

Tags: , , , , , ,
Kadınlar Günü Ne Zamandır Kutlanıyor?
Aztek Ayinleri

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü