Daha önceki Facebook’un verilerimiz nasıl kullandığı ile ilgili yazımızdan sonra bu başlıkta daha geniş bir konu olan teknolojik determinizmi ele alacağız; Facebook’tan daha büyük, medyadan, bilgisayardan daha büyük…
Tarihin neden sonuç ilişkilerini yeni gelişen tekniklere tabii tutacağımız, hatta sorduğumuz birçok “neden” sorusuna da aynı şekilde karşılık vereceğimiz bir konu. Teknoloji karar verendir, ilerlemeyi mümkün kılandır, toplumları biçimlendirendir.
Gerçekten her şeyi teknolojiyle açıklamak mümkün müdür?
Ted Kaczynski “Endüstriyel Toplum ve Geleceği” adlı makalesinin ilk cümlesinde Endüstri Devrimi’nin insan ırkı için bir felaket olduğunu söyler.İnsan ırkının ilerlemesinin orada durması gerektiğini, doğaya yeniden dönüşün bizi kurtaracağını anlatır. Doğaya geri dönüş, doğal durum daha önce de Toplumsal Sözleşme’de ele alınmıştır.
Devlet öncesi toplumların kaos içinde olduğu, iradelerini daha büyük bir otoriteye toplu halde teslim etmeye karar vermeden önce vahşice yaşadıkları anlatılmıştır. Peki vahşice ve kaos içinde şimdiki devletli toplumlardan daha mutlu ve huzurlu yaşanabilir mi? Kazyncski, öne sürdüğünün devletsiz yaşamak değil, teknolojiden el çekerek, sistemin bazı işlevlerinin köreltilerek yaşamak olduğunu savunur.
Toplumun yaratmak istediği birey, toplumsal-sosyal bireydir. Sosyal birey kendinde yaşadığı toplumun-birçok millette evrensel olarak ulaşılmak istenen toplumun- yansımasını gösteren bireydir. Sistem toplumun her açıdan billur gibi net, her hamlesi hesaplanabilir, gizlisi saklısı olmayan bir yapıda olmasını ister. İşte toplumun bireyden istediği de budur. Bu yapıda ketumluğa yer yoktur. Herkes düşüncesini söylemelidir. Tehlikeli olan orada burada bas bas bağırandan çok fikirlerini gizli tutandır.
Yola gelmeyecek olan, kimliğini gizleyerek eylemlerde bulunandır. Açıkça eylemi sizin işlediğinizi söyleyerek meydanlarda bomba patlatmaktan daha tehlikeli olan gizlilik içinde yazılar kaleme almaktır. Sosyal bireyden beklenen asla gerçek duygularını gün yüzüne vurmamasıdır. Nefretini belli etmemeli, aşırı duygularını açık açık söylememelidir. Böylelikle hisleri elinden alınmış biri gibi sisteme daha iyi hizmet edebilir.
Toplumların bireyin belirleyicisi olması gibi teknoloji de toplumların belirleyicisidir. Bugün gelişmiş, gelişmekte olan veya az gelişmiş diye adlandırılan toplumlar çoğunlukla teknolojik ilerlemelere ilk elde sahip olup olmamalarına göre bu sınıflandırmaya tabii tutulurlar. Amerika kıtalarını fethe giden bir avuç Avrupalının elinde ateşli silahlar ve kontrol altına alınmış birçok hastalık olmadığını düşünün.
Sizce başarılı olabilirler miydi? Yada okyanuslar aşacak gemi yapım tekniklerine sahip olmadan daha ilk etapta böyle bir işe kalkışabilirler miydi? CNN uydu teknolojisi olmadan Körfez Savaşı’nı canlı yayınlayabilir miydi? Telgrafı bulmuş olmasaydı haberlerin akışı bugün Batı’dan Doğu’ya olur muydu? Haberlerin, ekonominin, fikirlerin Batıdan Doğuya akması bir trend akışıdır aynı zamanda.
İnsan özenerek taklit ederek yaşayan bir canlıdır. Herkesin ilgi gösterdiğine ilgi göstermek, herkesin konuştuğunu konuşmaya çalışmak genel tavrıdır. Bu durumda gözde olan toplumdakini yapmaya çalışmak da diğer toplumların bir görevi gibidir. Lingua franca konuştuğumuz kelimeleri seçmemizde önemlidir. Bir kelimenin Türkçesi yerine İngilizcesini günlük konuşmalarda kullanmak daha modadır.
Ulus devlet ortaya çıktığından beri moda olan dil çoğunlukla uluslararası politikadaki üstünlük sayesinde belirlenir. Peki politikadaki üstünlük nasıl belirlenmiştir? Askeri teknolojideki üstünlük sayesinde elbette. Bugün dahi çok medeni olarak adlandırılan uluslararası ilişkilerde askeri güç denge mekanizmasının önemli bir elemanıdır.
Kendi uçak gemisini ve savaş uçaklarını yapan ülkeler diğerlerine şartlarını dikte etmektedir. Aynı şekilde ekonomik büyüklük yeni teknolojilere sahip olmakla doğru orantılıdır. Orta ölçekli bir teknoloji şirketi tarım sektöründe faaliyet gösteren yüzlerce şirketin değerine denk gelebilmektedir.
Özgürlük kendini idare edebilme gücüdür. Ne kadar çok kişiden ve organizasyondan bağımsız olursanız o kadar çok maddi özgürlük sahibisiniz demektir. Her insan güce sahip olmak ister. Aciz insanlar güçlerini kendinden zayıf gördükleri kişilere eziyet ederek elde ederler.
Güç konseptini daha yakından kavrayabilenler ise güçlü görünmeyi değil gerçekten güçlü olmayı arzularlar. Ne kadar çok kişinin ve organizasyonun eylemini kontrol edebilecek hale gelirlerse o kadar güçlü ve bağımsızlar demektir.
Fazla sayıdaki kişiden ve organizasyondan güçlü olmak ise geniş bir bilgi ağına sahip olmak demektir. Teknoloji bilginin depolanmasında ve aktarılmasında kilit rol oynar, en son ortaya çıkan teknik araçlara sahip olmadan güç sahibi olmak mümkün değildir.
Anlatmaya çalıştığım aslında teknolojinin insanın kaderine etki gücüdür. Böyle bir yaklaşımı açıklarken insan odaklı olmamak da mümkün değildir. Sonuçta bizim kullandığımız tekniklerin tamamı insan sayesinde mümkün olabilmiştir. İyi midir kötü müdür? İnsan ilerlemesi daha büyük ölçekte düşünüldüğünde kendine ve diğer canlılara yararlı mıdır, zararlı mıdır? Bir sonraki yazımızda bunu incelemeye çalışalım.