İnsanlık tarihi boyunca bir çağ daha yoktur ki saniyeler içerisinde sonsuz bilgiye ulaşılabilen ancak bir türlü doğru bilgiye ulaşılamayan ve saniyeler içerisinde dünya üzerindeki bütün kütüphanelerde bulunan kitaplara ulaşabilsek de ulaşmak istemediğimiz.
İnsan doğası gereği mi yoksa yönlendirmeler sonucunda mı tembelleşiyor? Başka bir tartışmanın konusudur ancak sebep her ne olursa olsun tembellik 21. yüzyılın en büyük sorunlarının başında gelir.
Sanayi devriminden sonra makinaların artmasıyla fiziksel olarak daha az çalışan insanoğlu, teknoloji devriminden sonra ise zihinsel olarak daha az çalışmaya başladı. Bu devrimlerden sonra globalleşen dünyada her şey o kadar hızlı gelişmeye ve değişmeye başladı ki insanlar bu hıza ayak uyduramadıkları için tembelleştiler, zihinlerini bilgilerini ve tecrübelerini kullanmamaya başladılar. Bu süreçte üretmeyi unutan insanoğlu, tamamen tüketmeye odaklandı.
Bilgi çağı denilen bu süreçte, biz insanlar bilgiye o kadar hızlı ve aşırı kolay bir şekilde ulaştık ki teoride bilgi edinme ve bilgiyi kullanma becerilerinin de böyle olacağını düşündük ancak pratikte bu süreçlerin bu kadar kolay ve hızlı gerçekleşmediğini fark edince çaresiz kaldık.
Unutmayın ki! Bilgi edinme süreci çok uzun ve acılı bir süreçtir. Bilgi ancak gerçeği bulma arzusuyla bütün acıları göğüsleyebilecek cesarete sahip insanların hayallerinde vücut bulur.
Artık rüyadan uyanmanın vakti geldi, çoktan geçiyor bile. Eğer sadece tüketmeyi bir an önce bırakıp, üretmeye de başlamazsak yarın her şey için çok geç olabilir.
Unutmayın ki!
Üretimin durduğu tüketimin coştuğu yerlerde insanlar hayallerini tüketmeye başlarlar. Tabi tüketebilecekleri bir hayalleri kaldıysa!
Yazar: Halil Berber
