SiyasetTarih

Kitap İncelemesi; İsrail Lobisi Ve ABD Dış Politikası

Paylaş

Kitabın giriş bölümünde bahsedilen ABD’nin orta doğu  politikasının merkezinde İsrail’le olan ilişkisi yer alıyor. Israil’e verilen tereddütsüz destek ve bununla ilgili olarak demokrasiyi bölgede yaygınlaştırma çabası Arap ve İslam kamuoyunu tahrik etmesi ve sadece ABD’nin değil, başka bir çok ülkenin güvenliğini de tehlikeye attığını görüyoruz. Bu durumun Amerikan tarihinde rastlanmış bir durum olması da bana pek olağan gelmedi.

Nasıl oldu da ABD başka bir devletin çıkarlarını savunmak için hem kendi güvenliğini hem de çok sayıda mütteğinin güvenliğini bir kenara atabildi? İki ülke arasındaki bağın ortak stratejik çıkarlara veya karşı konulamaz ahlaki gerekliliklere dayalı olduğu varsayılabilir, fakat bu nedenlerin ikisi de ABD’nin İsrail’e yaptığı olağanüstü seviyedeki maddi ve diplomatik desteği açıklayamaz.

Belirli kısımlarda İsrail’in siyasi bir yük olduğundan bahseden yazar bunun maddi dayanaklarından bahsetse de günümüzde Amerika bu siyasi yükü taşımaya razı gibi görünmekte bu kitap harici gerçekleştirdiğim okumalarda da Amerika’nın yabancı ülkelere yaptığı yardımlar sıralamasında İsrail hep başı çekmekte peki bu yüke rağmen Amerika İsrail’i neden desteliyor sorunun cevabı ise kitapta İsrail Lobisi olarak geçmekte ve bundan sonraki kısımda bunlardan bahsedilmektedir.. ‘Lobi’ kelimesini ABD dış politikasına İsrail yanlısı bir yön vermek için aktif bir şekilde çabalayan birey ve örgütlerin dağınık koalisyonunu kısaca ifade etmek için kullanan yazar, Bunu söylerken, Lobinin merkezî bir lider kadrosu olan birleşik bir hareket olduğunu veya onun içindeki bireylerin bazı meselelerde anlaşmazlığa düşmediğini iddia etmek istemiyor. Fakat Amerika Yahudilerinin tamamı Lobi’nin parçası değildir, zira bir çokları için İsrail o kadar da önemli bir mesele değildir.

İlerleyen kısımlarda Lobinin Amerika parlamentosunda nasıl etki gösterdiğini  nasıl baskı kurduğunu bunu yaparken neleri kullandığına değinen kitapta Kongre çalışanları arasında  Yahudi kökenli olan ve bazı meselelere Yahudi oluşları açısından bakmaya hazır olan bir sürü adam olduğundan söz ediliyor.

Bütün bu insanlar bu alanlarda senatörler için karar verebilecek pozisyondalar. Sadece personel seviyesinde bile bir çok şey yaptırabilirsiniz. Kitapta yer verilmemesine rağmen değinmek istediğim husus Türkiye’de bu faaliyetler bu şekilde gerçekleşiyor mu ?

Sanırım bu sorunun hukuki cevabı hayır çünkü ülkemizde lobicilik faaliyetlerine hukuki bir zemin yok. Fakat bu daha büyük tehlikeleri doğuruyor.

Şahsi fikrime göre bu tür faaliyetler resmi bir şekilde gerçekleştiği zaman bir kontrol mekanizmasının içerisinde yer aldığından faaliyetler gizli gerçekleştirilemiyor ülkemizde bu durum yasak olduğundan lobicilik faaliyetleri el altından gizli yasadışı yollarla oluşturulmakta, geçtiğimiz dönemlerde yürütme organlarına baskı oluşturan gruplara ülkece tanık olduk.

İlerleyen bölümlerde lobicilik faaliyetlerinin medya ayağından bahseden kitap lobiciliğin açık bir tartışma istemediğinden bahseder, zira böyle bir şey, Amerikalıları İsrail’e verdikleri desteğin seviyesini sorgulamaya sevk edebilir. Bu yüzden, İsrail yanlısı örgütler kamuoyunu biçimlendirmede en faal kurumları etki altına almak için sıkı çalışmaktadır. Lobi’nin perspektifi medyada hakim durumdadır.

ABD’nin İran’ın nükleer bir güce dönüşmesini önlemek için kendine ait nedenlerinin olmasından ötürü İsrail’in ve Lobi’nin İran’a yönelik ABD politikaları üzerinde çok fazla etkisinin olmadığını iddia etmek mümkündür.

Bunda biraz doğruluk payı vardır, fakat İran’ın nükleer ihtirasları ABD için doğrudan bir tehdit teşkil etmez. Washington nükleer bir Sovyetler Birliği’yle, nükleer bir Çin’le, hatta nükleer bir Kuzey Kore’yle bile yaşayabildiyse, nükleer bir İran’la da yaşayabilir.

Lobi işte bundan dolayı Tahran’a karşı koymaları için siyasetçiler üzerindeki baskıyı devamlı olarak yukarda tutmak zorundadır. Lobi var olmasaydı İran ve ABD müttefik olurlardı, demiyoruz; ama ABD’nin politikası daha mutedil olurdu ve önleyici savaş ciddi bir opsiyon olmazdı. İsrail’in ve onun Amerikalı destekçilerinin İsrail’in güvenliğine dönük bütün tehditlerle ABD’nin uğraşmasını istemeleri hiç de şaşırtıcı değildir.

Eğer onların ABD politikalarını biçimlendirmeye yönelik çabaları başarılı olursa, İsrail’in düşmanları zayıflayacak yahut devrilecekler, İsrail Filistinlilere karşı muamelesinde serbest kalacak ve savaşmanın, ölmenin, yeniden inşa etmenin ve maliyet ödemenin çoğunu ABD yapacak.

Fakat, ABD Orta Doğu’yu dönüştürmekte başarılı olamaz ve kendini gittikçe radikalleşen bir Arap ve İslam dünyasıyla çatışma içinde bulursa bile, İsrail işin sonunda dünyanın tek süpergücü tarafından korunuyor olacak.

Lobi’nin bakış açısına göre bu kusursuz bir sonuç değildir. Lakin bunun, Washington’un kendini meseleden uzaklaştırmasından ya da kendi nüfuzunu İsrail’i Filistinlilerle barış yapmaya zorlamak için kullanmasından daha tercih edilebilir olduğu aşikardır.

Tags: , ,
Film İncelemesi; The Fog Of War
Avrupa Birliği’nde Yaşanan Meşruyet Krizi

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü