Genel

Film İncelemesi; The Fog Of War

Paylaş

Vietnam’da yaşananların en büyük sorumlularından olan dönemin savunma bakanı Robert McNamaranın yaşamıyla ile ilgili Ernol Morris tarafından çekilmiş belgesel tadında film; savaşın karmaşık yapısını satranç tahtasının veziri olan Mcnamara’nın gözünden anlatıyor.

Filmin kurgusu Mcnamaranın hayatında edindiği onbir çıkarım üzerine kurulu. Mcnamaranın eğitim hayatı ile başlayan süreçte görüyoruz ki savaş insanın içinde veya kıyısında mutlaka bulunmak zorunda olduğu komplike bir olgu ve filmin ilerleyen karelerinde bu karmaşıklığın ne raddeye gelebileceğine tanık oluyoruz.

Bu karmaşıklığın örneklerine gelecek olursak savaşgücü kalmamış bir ülkenin (Japonya) başkenti yangın bombalarıyla yakılıp 100bin kişi katlediliyor fakat asıl karmaşık olan Mcnamaranın ağzından dökülenler oluyor ; ‘’Bu savaştan biz galip çıkmasaydık savaşın suçlusu olarak yargılanırdık ‘’ Burada çok çarpıcı bir gerçek yüzümüze vuruluyor savaşın galipleri savaş suçlusu sayılmıyor, baktığımız zaman modern uluslararası dönemde demokrasiyle yönetilen iki ülke savaşmaz tezi de bana göre bu yüzden doğru gibi görünüyor.

Çünkü savaşı kaybeden ülkeler her zaman savaş öncesinde yaftalanan demokratik olmamak suçu ile savaşa meşruiyet kazandırıyor. Realizmin bahsettiği güç merkezli olma meselesi burada net bir şekilde görülüyor, gücün mutlak sahibi olan devlet hem maddi hemde manevi güç unsurlarını kullanarak tüm algıyı kendi istediği gibi yönetebiliyor ve gerçeklikleri bu şekilde değiştirebiliyor.

Her zaman karşımıza çıkan bu karmaşık tartışma Vietnam’da Amerika’nın hezimete uğramasından dolayı böyle bir boyutta kendini gösteriyor oysa Amerika’nın meşruiyetini sağlamak için isim taktığı ve kazandığı için yargılanmadığı başka savaşlarda var bunlardan birine Irak’ı örnek göstermek yanlış olmaz.

Bu ve benzeri bir çok karmaşıklık bulunan film, savaşın kaçınılmazlığını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor, tüm bu karmaşıklık ve hatalar zincirini izlerken günümüzün bundan çokta farklı olmadığını görmek zor olmuyor.

Tüm bunların neticesinde aklıma gelen en büyük soru işareti ise Nazi Almanya’sı eğer savaşı kazansa idi Mcnamaranın savaştan galip çıkanın haklı olacağı tezi orada da doğrulanır mıydı?

Bu çok olanaksız gibi görünse de aslında savaş sonrası algı yönetimleri bize en suçlu devletleri bile masum gösterebiliyor ve bu oyunu bana göre en iyi Amerika oynuyor.

Savaş suçlarının objektif bir şekilde araştırılması günümüzde pek mümkün değil bunun en büyük nedeninin ise bahsettiğim algı yönetimi olduğunu düşünüyorum.

Filmde Mcnamaranın bu süreç içerisinde ve siyasi deneyimlerinden meydana gelen on bir çıkarımından bahsediliyor filmin genel kurgusunuda bu çıkarımlar üzerine kurmuşlar benim bu çıkarımlar arasında en fazla ilgimi çeken filmin sonlarına doğru karşımıza çıkan ; “insanın doğası değiştirilemez” oldu.

Bu çıkarım film boyunca yapılanları meşru kılacak bir kılıfmış gibi gösterildi. Son derece Realist bir söylemle karşımıza çıkan Mcnamara film boyunca yapmaya çalıştığı masumlaştırma projesini bu çıkarım esnasında bir kenara bırakıyor ve insan doğasının değişmezliğini ve savaşın bu doğanın bir parçası olduğunu bu bölümde anlatıyor.

Yapılan ajitasyonlar hata açıklamaları bir kenara bırakılıp sonuç bölümünde insanın doğasının bu olduğundan bahsetmek bence hiç etik değildi. Her ne kadar tarafsızlık ilkesiyle hazırlandığı iddia edilse de yaşananları birde Japonya gözünden izlemek çok daha iyi analizler getirmeye yardımcı olacaktır.

Post Yapısalcı yaklaşımın bahsettiği söylem analizi burada politikanın incelenmesinde önemli bir unsur olabilir çünkü Mcnamaranın o dönemde söyledikleri dönemin söylemini yansıtıyor ve yine post yapısalcıların bir varsayımı olan dilin siyasi bir güce sahip olması meselesi bu filmde bahsedilen şeyleri anlamak ve yorumlamakta bize oldukça yardımcı olacaktır.

Filmde bir çok arşiv görüntüsüne yer verilmiş bu arşivlere ulaşmanın ne kadar zor olacağını düşünmek bana filmin Amerika’daki güçlü lobilerin biri yarada bir kaçı tarafından destekleniyor mu sorularını sordurttu, film boyunca çok fazla soru sormama rağmen her şey bittiğinde aklımda ki en büyük soru işareti bu film, Mcnamaranın vicdan sorgulaması mı yoksa kamuoyu gözünde masumlaştırılma çabası mı?

Bana göre bu sorunun tek bir cevabı olmamakla birlikte her iki soruyu da cevabın içine katabiliriz. Arşivler kısmında dem vurduğum lobi yahut devlet desteği aldığını düşünmem Mcnamara ve dönem hükümetinin bir günah çıkarma belgeseli oluşturduğu fikrinin aklımda iyiden iyiye yer etmesinin en önemli ve somut nedeni.

Tags: ,
Sevgililer Günü Ve Koruyucu Azizinin Hikayesi
Kitap İncelemesi; İsrail Lobisi Ve ABD Dış Politikası

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü